İşitme kaybı dünyada en yaygın duyusal engellerdendir. Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre, 32 milyonu çocuk olmak üzere 360 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşamaktadır. Türkiye’de bu sayı yaklaşık olarak 2,2 milyondur. Rapor insanlar yaşlandıkça riskin arttığını gösteriyor. 65 yaşını geçen her 3 kişiden biri duyma güçlüğü yaşıyor. Bu grupta ise 165 milyon insan bulunmaktadır.
Telefonu icat eden Alexander Graham Bell, işitme engelli olan annesi ve eşinin aynı zamanda tüm işitme engelli bireylerin duyamadığı sesleri duymaları için pek çok çalışma yapmıştır. İşitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren bir okulda çalışan Graham Bell, aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışmaları sırasında tesadüfen telefonu icat ederek birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını sağlamıştır. İskoçyalı ünlü bilim adamının işitme engelliler için yapmış olduğu çalışmalarından dolayı doğum günü olan 3 Mart (1947) tarihi Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak kutlanmaktadır. Alexander Graham Bell işitme engelli eşine yazdığı bir mektupta “Eşin, hangi noktaya çıkarsa çıksın, ne denli zengin olursa olsun, emin ol işitme engellileri ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir” diye yazmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, işitme kaybına yol açan faktörlerin % 50′si önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Önleyici tedbirler arasında çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması, özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) özellikte ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması sayılabilir. İşitme kaybının teşhisi ne kadar erken yaşta sağlanırsa, tedavinin ve bireyin tüm gelişiminin o kadar sağlıklı olacağı unutulmamalıdır. Yani, işitme kaybında erken teşhis çok önemlidir. Özellikle ilk iki yaş, çocuğun konuşmasını geliştirebilmesi için en önemli dönemdir.
Yaşamın ilk günlerinde uygulanabilen basit, ucuz ve güvenilir testler ile yeni doğan bir bebeğin işitme engelini saptamak mümkündür. Ülkemizde 2004 yılında başlatılan "Ulusal Yeni Doğan İşitme Taraması Kampanyası" ile tüm bebeklerin hastanelerinden taburcu olmadan önce işitmelerinin güvenli ve doğru olarak test edilmesi sağlanmaktadır. İşitme taramalarının amacı, işitme engeli ile doğan bebekleri doğumdan kısa süre sonra belirlemek, 3 aylık olmadan işitme testlerini tamamlamak, işitme engeli tanısı alanlara 6 aylık olmadan gerekli müdahalede bulunmaktır. Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli tanısı konan ve işitme cihazı uygulanıp, işitme ve konuşma eğitimi alan bebeklerin konuşma becerisi, normal işiten yaşıtlarına benzer düzeyde gelişebilir. Erken işitme kaybı tanısı konulup, erken eğitilen bebeklerin, lisan gelişimine paralel olarak zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu etkilendiği unutulmamalıdır.